Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, DEM Parti’nin attığı adımların arkasında izlenen politikanın sebeplerini sıraladı. Hakan, DEM Parti’nin aslında kayyum istediğini yazdı.
31 Mart seçimlerinden sonra DEM Partili belediyelerde yaşanan skandallar gündemden düşmüyor.
Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde gündeme İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlaması reddedildi. Ayrıca, Türk Bayrağı’nın da kaldırıldığı ortaya çıktı. Diyarbakır Sur Belediyesi’nde mazbata töreninden sonra ise Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edildi.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, DEM Parti’nin yürüttüğü politikalarla ilgili dikkati çeken bir yorum yaptı. Hakan, DEM Parti’nin aslında kayyumu istediğini söyledi.
“DEM Parti için muzazzam bir ‘kazan/kazan’ durumu olduğunu” vurgulayan Hakan, yazısında şu ifadelere yer verdi:
KAYYUMA GEL GEL YAPIYORLAR
Kayyum uygulaması, demokratik bir uygulama değil.
*
Halkın oylarıyla seçilen kişiyi görevden alıyorsun ve yerine hiç oy almamış birini atıyorsun. Hem seçen iradeye hem de seçilen iradeye saygısız bir uygulama.
Sevimsiz. Çok sevimsiz.
*
Keşke her şey bundan ibaret olsaydı. İşimiz çok kolay olurdu. “Kayyuma karşıyız” der ve olayı bitirirdik.
Fakat maalesef her şey bundan ibaret değil.
*
İşte görüyorsunuz:
Hepimizin gözleri önünde kayyuma “gel gel” yapıyor DEM’li belediye yönetimleri.
*
DEM’li belediye yönetimlerinin, daha seçilmelerinin üzerinden bir ay bile geçmeden Atatürk, İstiklal Marşı ve Türk Bayrağı gibi ortak değerlere karşı düşmanca tutum sergilemeye başlamaları…
Kayyuma “gel gel” yapmaktan başka bir şey değildir.
*
Eğer Atatürk, İstiklal Marşı ve Türk Bayrağı’na yönelik saygısızlık, kayyumu getirmezse sırada başka seçenekler var.
– Belediye olanaklarını örgütün hizmetine sunma seçeneği var mesela.
– Terör örgütü üzerinden milleti hunharca tehdit etme seçeneği var mesela.
– Belediyeyi örgüte eleman devşirme zemini yapma seçeneği var mesela.
*
Ben artık şuna ikna oldum:
*
DEM’den seçilen belediye yönetimleri, kayyum istiyorlar aslında. Resmen kayyum arzusuyla yanıp tutuşuyorlar.
*
Nasıl tutuşmasınlar ki!
Kayyum atandığında…
– Hem halka hizmet beklentisini karşılamak gibi bir yükümlülükten kurtulmuş oluyorlar.
– Hem de halkın gözünde süper mağdur bir konuma düşmüş oluyorlar.
Muazzam bir “kazan / kazan” durumu yani.
*
Keşke devlet, şu “kazan / kazan” düzenini bozacak hakkaniyetli bir çıkış yolu bulabilse.